31 Aralık 2010 Cuma

Yeni yılı kutladık zaten biz

2010 çok meşgul bir yıl oldu benim için. Sayısını başka bir blog'umda bulabileceğiniz konserler, stüdyo kayıtları, fotoğraf çekimleri, akademik yoğunluk, ödevler, projeler, Proj102 asistanlığı ve Okyanus Kulübü başkanlığı ve editörlüğü, Müzikus hangar sorumluluğu, başkan yardımcılığı, Öğrenci Birliği seçimleri ile geçen bir 2010'dan sonra 2011'le ilgili tek isteğim daha rahat geçmesi.

Başlıktaki cümle bu yazının sonunda bahsedeceğim şeyin konusuydu, unutma ihtimalime karşı yazdım. Bu sabah (ki kendileri saat 3 civarına tekabül ediyor) uyandığımda bir yılbaşı planımın olmadığını farkettim. Aslında ilginç nokta, yılbaşını kutlama planımın olmaması değil, olmadığını bugün farketmemdi. Niye diye düşündüm bir süre, cevap olarak şunu buldum : Zaten ben kutlamıştım yılbaşını iki gün önce, Müzikus'la birlikte. Hatta Ghetto sahnesinde kutladığım için çok da güzel bir kutlamaydı benim için. Yine de adettendir deyip, bir Kadıköy içmecesi ayarladık biraz evvel.

Nefis bir yıl dileğiyle.

17 Aralık 2010 Cuma

indigo'nun taşı toprağı altın




İndigo isminde genellikle elektronik müzik yapan (tabir-i caizse "clubber") bir bar var İstiklal Caddesi'nde. Bu sene değişiklik istemişler ve canlı müzik de sahnelemeye niyetlenmişler. Bu niyetlerini Müzikus'a iletince de, senenin Müzikus projesi olan "Şehre müzik taşıyalım" meyvelerini birer ikişer vermeye başladı. Öncelikle 24 Kasım'da Shuffle ve Banner Runner sahne aldı. 17 Aralık'ta ise (bu gece oluyor) nane limon olarak ben yine sahnedeydim. Para almadım bu iki konserden de. Zaten sahne alacak müzisyenlere verilen 2 adet içki fişi yetti.

Bahsedeceğim konu ise, iki konserde de çaldığım grubun konserden iner inmez başka bir konser için teklif alması. Geçen konserde Shuffle ile sahnede kalıp 18 şarkı çaldığımızda İndigo'nun yöneticilerinden birisi gelip bize sürekli olarak bir program teklif etti. Hala ciddi olarak düşündüğümüz bu teklif için yarın kayda giriyoruz. Bugünkü teklif ise, sahneden iner inmez beni tebrik etmek isteyen bir kişiden geldi. Ocak ayında albümü çıkacak bir Işık Üniversitesi grubu, bir aylık bir reklam sürecinden sonra şubatta Bronx'ta konser vereceklermiş. Bize o konserde alt grup olarak çıkmamızı teklif ettiler.

Bu tekliflerden sonra hissettiğim şeyi tam olarak anlatamasam da biraz ifade edebilirim : "Biz bu şarkıları hep çalıyoduk ki, burada çalınca mı iyi olduk". Aynı şeyi başka bir mekanda tekrarlayınca farklı tepki almak beni hep şaşırtmıştır, hala da şaşırtıyor.

15 Aralık 2010 Çarşamba

format

Bilgisayarımın 64-bit olması bana uzun süredir sıkıntı çıkarmaktaydı. Öncelikle CS 303 lab'ında kullandığımız Xilinx programını çalıştırmadı. Bir şekilde lab arkadaşımın bilgisayarını veya asistanın bilgisayarını kullanarak geçer not alabildim. Daha sonra, IC'deki çalışacağım yeni işin gerekli programı Millennium'u da çalıştırmadı. En sonunda haftasonu Cihan'ın attığı format ile bilgisayarım 32-bite döndü. Format sonrası bilgisayarımdaki tüm dosyalar gibi, firefox kısayollarım da silindi haliyle. İşte 8 gündür blog yazmamamın bir sebebi budur, "blog sayfamı unutmam". Evet, bildiğin unuttum bir blog'um olduğunu. Tamam evet, çok unutkan birisiyimdir ezelden beridir (dizi olandan bahsetmiyorum), ama blog'umu unuttuğuma ekstra üzüldüm, yalan yok.

Hafıza demişken, muhtemelen bu haftayı, cumasında Nane L. olarak Müzikus İndigo konserinde sahne alacağım hafta olarak hatırlayacağım. Sürekli aralıklarla prova alan bir gruptan çok hobiydi bizim için Nane L. (babama gönderme içeriyor bu cümle). "Son akustik konserim, kırmayın beni" ile başlayıp, "Son okul grupları konserim, giderayak bir kez daha sahneye çıkalım" ile devam eden bir grup aslında. Davulcumuz Haluk gerçekten de Hollanda'ya gitti bu sözlerinden sonra. Kalanlar olarak biz de (Esat, İdil ve ben) aylık Müzikus İndigo konserine grup arayışlarında son noktaya gelince "E bari biz çıkalım" deyip konsere çıkıyoruz bu cuma. Sürpriz de mevcut konserde. Gelin.

Ayrıca bugün Beşiktaş maçını izlediğim TV odasındaki 2 kişi kendi aralarında konuşurken, "Cuma günü İndigo'da parti varmış, gidelim mi abi" dediler. "Dostum o dediğin parti değil konser" diyecektim, belki parti olduğunu düşündükleri için geliyorlardır, iki kişi iki kişidir deyip vazgeçtim.

Havalar soğuyunca veya gökyüzünün tamamı bulutla kaplıyken çok mutsuz oluyorum ben. İkisi birlikteyken zaten efsane mutsuz oluyorum. Mutsuz olunca da içesim geliyor. İçtiğim gecenin sabahı baş ağrısıyla uyanınca da mutsuz oluyorum. Negative feedback döngüsü gibi (Gürdal hoca'ya selamlar).

Diyarbakır aksanıyla yazılmış bir kitabın 360 sayfasını okuduktan sonra "oğlim, bize gelirsiğiz, yalavuz ğhtek bir şartim ğvar" gibi bir cümle kurdum. Sonra durdum. Baştan tekrar kurdum o cümleyi. Kalan 140 sayfadan sonra neler olacak acaba?

Bitirmeye çalışıp gereksiz uzattım yazıyı. Öptüm.

8 Aralık 2010 Çarşamba

analysis

Başlığın olduğu sınava tam olarak 5 saat var. Ben daha uyumadım. Ders Matematik yan dal yapacak öğrencilerin alması zorunlu 3 dersten birisi ve çok zor dolayısıyla. Derste sonsuz elemanlı bir kümenin elemanlarının sayılabilir olduğunu falan ispatlıyoruz. İşin ilginç ve zor kısmı, mesela A = B, B = C daha önceden verilmiş olsun, A = C'yi ispatlaman için "e zaten öyle" diyemiyorsun, C'nin tanımına atıfta bulunman gerekiyor. Karın ağrısı denir ya, onun İngilizcesi işte (zira "ders çok zor beyler, şu dersi Türkçe yapalım bari de adamlar anlasın" dememişler, dolayısıyla İngilizce anlatılıyor diğer tüm dersler gibi).

Ders çalışırken duyurulara bakayım dedim. Önümüzdeki dönemin fakülte derslerinin programının belli olduğunu söylüyordu. Üşendim ilk başta, "Amaan, benim alacağım dersler belli abi zaten, hiç bakmaya gerek yok" dedim. Fakat sonra, belki okul tarihinde bir ilk olmuş ve ENS 208 (Introduction to Manufacturing Sciences) dersi açılmıştır bahar döneminde diye düşünüp baktım, hakkaten de açılmış! Keşke başka bir şey dileseymişim, bu dilek hakkım çok ucuza gitti. Çok sevindim tabi canım, orası ayrı.

Bugünkü seçimler çok heyecanlı oldu. Çok az farklarla ilk 5 aday belirlendi, ilk defa oylar bu kadar bölündü. Benim özendiğim nokta ise, ben hariç seçilen her insan "Destekleriniz için teşekkürler, beni şu göreve layık görmüşsünüz, elimden geleni yapacağım" demiş facebook'ta. Ben niye diyemiyorum, çünkü rakipsizdim. Seçildiğim 1 hafta önceden belliydi. Oylarımın toplam sayısını bile saymamışlar zaten.

Ayrıca iki gündür midem ağrıyor. Göbeğim bir süredir sevilmediğinden olsa gerek.
Yatayım (gachayım).