15 Aralık 2010 Çarşamba

format

Bilgisayarımın 64-bit olması bana uzun süredir sıkıntı çıkarmaktaydı. Öncelikle CS 303 lab'ında kullandığımız Xilinx programını çalıştırmadı. Bir şekilde lab arkadaşımın bilgisayarını veya asistanın bilgisayarını kullanarak geçer not alabildim. Daha sonra, IC'deki çalışacağım yeni işin gerekli programı Millennium'u da çalıştırmadı. En sonunda haftasonu Cihan'ın attığı format ile bilgisayarım 32-bite döndü. Format sonrası bilgisayarımdaki tüm dosyalar gibi, firefox kısayollarım da silindi haliyle. İşte 8 gündür blog yazmamamın bir sebebi budur, "blog sayfamı unutmam". Evet, bildiğin unuttum bir blog'um olduğunu. Tamam evet, çok unutkan birisiyimdir ezelden beridir (dizi olandan bahsetmiyorum), ama blog'umu unuttuğuma ekstra üzüldüm, yalan yok.

Hafıza demişken, muhtemelen bu haftayı, cumasında Nane L. olarak Müzikus İndigo konserinde sahne alacağım hafta olarak hatırlayacağım. Sürekli aralıklarla prova alan bir gruptan çok hobiydi bizim için Nane L. (babama gönderme içeriyor bu cümle). "Son akustik konserim, kırmayın beni" ile başlayıp, "Son okul grupları konserim, giderayak bir kez daha sahneye çıkalım" ile devam eden bir grup aslında. Davulcumuz Haluk gerçekten de Hollanda'ya gitti bu sözlerinden sonra. Kalanlar olarak biz de (Esat, İdil ve ben) aylık Müzikus İndigo konserine grup arayışlarında son noktaya gelince "E bari biz çıkalım" deyip konsere çıkıyoruz bu cuma. Sürpriz de mevcut konserde. Gelin.

Ayrıca bugün Beşiktaş maçını izlediğim TV odasındaki 2 kişi kendi aralarında konuşurken, "Cuma günü İndigo'da parti varmış, gidelim mi abi" dediler. "Dostum o dediğin parti değil konser" diyecektim, belki parti olduğunu düşündükleri için geliyorlardır, iki kişi iki kişidir deyip vazgeçtim.

Havalar soğuyunca veya gökyüzünün tamamı bulutla kaplıyken çok mutsuz oluyorum ben. İkisi birlikteyken zaten efsane mutsuz oluyorum. Mutsuz olunca da içesim geliyor. İçtiğim gecenin sabahı baş ağrısıyla uyanınca da mutsuz oluyorum. Negative feedback döngüsü gibi (Gürdal hoca'ya selamlar).

Diyarbakır aksanıyla yazılmış bir kitabın 360 sayfasını okuduktan sonra "oğlim, bize gelirsiğiz, yalavuz ğhtek bir şartim ğvar" gibi bir cümle kurdum. Sonra durdum. Baştan tekrar kurdum o cümleyi. Kalan 140 sayfadan sonra neler olacak acaba?

Bitirmeye çalışıp gereksiz uzattım yazıyı. Öptüm.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder