2 Eylül 2010 Perşembe

entrika

Dünya basketbol şampiyonasının Türkiye'de yapılıyor olması, Türk basketbolunun ne kadar önemli noktalara geldiğinin çok büyük bir kanıtı bence. Dünya basketbol şampiyonasına ilk kez 2002'de katılan Türkiye, 2010'daki şampiyonaya ev sahipliği yapıyor. Bu büyük bir gelişme. Kıl payı, bir oyla Fransa'ya kaçırdığımız avrupa futbol şampiyonasına üzülmeyi bırakıp, artık dünya basketbolunu ağırladığımız için sevinmeliyiz bence. Her gün, mümkün olabildiğince maçları ve istatistikleri takip eden bir insan olarak, bir süre sadece şampiyonayı yazabilirim buraya.

Basketbolu severim, zira lisanslı bir amatör basketbolcuyumdur. Ama mücadeleci basketbolu, terinin son damlasına kadar savaşan basketbolu, yenemiyorsa bile hala koşan basketbolu severim. Sahanın içinde bütün iyi veya kötü niyetli stratejik hamleleri de severim. Topsuz alandaki omuzlaşmayı da severim, çaktırmadan yapılan kol çimdiklemeleri ve dirsek atmaları da severim, çok da yaptım oynarken. Fakat oyunun sonucunun, maçtan önce yapılan hesaplamalar sonucu belirlenmesinden nefret ettim bugün.

Kısaca anlatayım : Fransa, grup ikinciliğinin en büyük adayı. Bugün, grup dördüncüsü Yeni Zelanda ile maç yaptılar. Normal şartlarda çok rahat yenecek seviyedeler, fakat basketbol bu belli olmuyor tabi ki. Maç öncesi yapılan yorumlarda, Yeni Zelanda'nın 12 sayı ya da daha farklı yenmesi halinde, Fransa'nın birden dördüncülüğe düşeceği ve Türkiye'nin 2. turdaki rakibi olacağı söyleniyordu. Kendileri de yapmış olacaklar ki bu hesabı, 12 sayı ile yenildiler. Türkiye ile eşleşmek neden bu kadar değerli, çünkü Türkiye grup birincisi olarak Amerika ile finale kadar eşleşmemeyi garantiledi. Yani Türkiye'nin fikstürü çok güzel. Gruptan ikinci olarak çıksalardı, çeyrek finalde Amerika ile karşılaşacaktı Fransa, bunu düşünüp Türkiye'nin fikstürüne hallenmeyi tercih ettiler.

İkinci büyük entrika da Yunanistan'dan geldi bugün. Yine favori olarak çıktıları Rusya maçında, önde iken 7 dakikada 2 sayı atıp geriye düştüler. Üçlük atan oyuncuya arkadan gereksiz şekilde faul yaptılar. Sonuç olarak yenildiler. Yunanistan'ın yenilmeyi istemesinin sebebi de, Fransa'nın grup 2. olacağını tahmin etmeleri, ve onlarla eşleşmek istemeleri. Eğer Yunanistan yenseydi, yaptıkları hesaba göre grup 3. olacak olan İspanya ile oynayacaklardı, ki son avrupa şampiyonu ile oynamak hiç de işlerine gelmedi. Onlar da yenildi.

Allahın sopası yok işte. Fransa da hesap kitap işine girişince, İspanya 2. oldu. Böylece Yunanistan boşuna yenildi, zira yenselerdi o grubun en zayıf halkası olan Yeni Zelanda ile oynayacaklardı.

Çirkin şeyler bunlar. Basketbolun zevkini körelten şeyler... Bugün okuduğum bir cümleyi daha iyi anladım şu anda : "Formula 1'de artık pilotlar değil, mühendisler yarışıyor." Bugün de basketbolu oyuncular değil, matematikçiler oynadı. Sinirlendim.

Dipnot : Türkiye'nin maşallahı var.

2 yorum: