9 Nisan 2014 Çarşamba

Şiir

Ben şiir yazardım eskiden. Lisede baya yazmıştım, sonra üniversitedeki ilk yılımda da aynı hızda devam etmiştim. Sonra yazamadım. 3 sene sonra bir kız arkadaşım oldu, o zaman kısacık bir tane daha yazmıştım. Şimdilerde yazamıyorum ama eski yazdıklarımı okumaya başladım tekrar. Biraz ilginç bir şekilde bazı satırlarda dolaylı olarak nelerden bahsettiğimi anlayamadım. Sanki başkası yazmış gibi o şiirleri. Mesela aşağıya kasım 2008'de yazdığım bir şiiri bırakayım. Başlık yurt olduğuna ve Sabancı'daki ilk dönemim olduğuna göre İstanbul'a taşınma sürecim ve yeni kurmaya başladığım hayat üzerine yazılmış olması lazım şiirin, gelin görün ki tam olarak neden bahsettiğim hakkında en ufak bir fikrim bile yok.

YURT

Uçurumların şairane benliğinden bugünlere
Geçirilen devrimin özetini sayacağım
Nefretlere sebep kösteklerin etrafındaydı belim
Elim bir gecenin vahşi tutunuşlarındaydı hayat
Kaldırdım kafamı
Bir o kadar daha vardı geride.
Masa örtülerinden koltuklardan
Tahta sandalye ama geniş yataklara
Sükunetten sıkılganlıktan
Kurtlar sofrasına ama heyecana günlerim oldu.

Kim niye dinlesindi ki özetleri?
Şimdi boşverelim bunları
Hazır aklıma gelmişken, titremiş parmakları ve
Tutulmuş gözyaşlarını
Bir tiyatro sahnesinin ışığı kadar canlı tutmak
Babayiğitlerin bile harcı değil
Sevgiler, sevgililer
Tütün kalmış tabaklar, içinden kan fışkıran sebepler
Bahçelerin uçlarından kırmızı mor çiçekler
Issızlığın ötesine geçebilmek için kalemler
Gerek yurduma
O zaman belki kalın uçlu sözcükler boşanır.

Bugün biten bir kitap mıydı zihnimde?
Nelere hakkım olduğunu öğrenmek için
Bedel ödenecek belki
Dolambaçlı kablolar kime yol göstermiş?

2 yorum: