16 Kasım 2010 Salı

kurban

Kurban Bayramı'nın hiç değişmeyen bir kaç özelliği var. Mesela, Kurban Bayramı'nı hep Denizli'de geçiriyorum. Bayramın 1. günü köye gidip öğle yemeğinde kavurma yiyorum. Aynı yemekte, amcamlar, halamlar, babannem, dedem ve bizim aile toplaşıyor, sohbet ediyoruz. Bunlar 20 senedir olan şeyler. Fakat, en çok o birlikte kavurma yeyip, sohbet ettiğimiz uzun masanın hastasıyım ben. En kötü günümüz böyle olsun denir ama o "böyle"nin nasıl olduğu söylenmez ya, benim "böyle"m o masadır. Halbuki o masanın birliktelikten başka hiç bir özelliği yok (bi' de kavurma tabi, ama yemeğinde değilim ben). Yani sadece 4 aile birlikte yemek yiyor olmak ve bunu 20 senedir yapıyor olmak beni mutlu ediyor.

Ayrıca, dün dedem sakalıma "Güzel olmuş" dedi !! İki ünlemle ifade edilemeyecek kadar çok bir şaşkınlık içerisindeyim hala. Dedemin hayata karşı memnuniyetsizliğini kısaca şöyle anlatayım. Bundan 5-6 sene evvel dedem bir adak adamış, ve bunun sonucunda köydeki insanlara yemek yaptırıyordu. Bu sebeple iki tane aşçı tuttu, onlar yapıyordu yemeği. Dedem, ki yemek yapmanın y'sinden anlamaz, bu aşçılara gün boyunca karışıp, "Ooolm, o öyle mi yapılır, çekilin şurdan" diyen bir insandır. Benim de kişisel olarak sakalıma, küpeme, saçıma falan sürekli takılır. Direkt olarak bana hiç bi'şey demez ama, öyle bir laf çarpıtır ki, yerin dibine girerim ben. Artık beni küpeyle görmüyor mesela sırf bu yüzden. Onun yanına ne zaman gitsem, küpelerimi gömleğimin üst cebine koyuyorum, laf etmesin diye. Fakat galiba ömrümde ilk kez, dedemden güzel bir iltifat aldım, o iltifat da "kirli sakal"ıma olunca, haliyle bayağ şaşırdım. Gerçi ben üniversiteyi kazandıktan sonra bana karşı daha bir şevkatli yaklaşmaya başladı, anca 2 ayda bir yanına uğrayabildiğim için galiba. Yaşlılar daha çok özlüyor bence.

Tüm sevdiklerimin bayramını kutlarım. Öptüm gözlerinizden.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder