23 Kasım 2009 Pazartesi

Mini Öykü - Tatil

Mini Öykü - Tatil

Sifonu çekip, sıvı sabundan iki damla aldı eline. Saat 11 olmuştu, ve üzerinde garip bir sorumsuzluk vardı. Ne acayip. Kapıyı açıp, odaya girdi. Masaya baktı, her tarafa dağılmış, kağıtlar, üzerinde notlar. Her biri bir deadline'ı bekleyen ödevler, sınavlar için alınmış küçük notlar. Diğer tarafta lambalı gitar efektleri, iki tane. Onun üzerinde, okuma kitapları ve shot bardakları. Ortada laptop. Çok yönlü bir masa, her şekle, her zamana, her olaya uygun şekilde döşenmiş.

Ne acayip. Saate bakıp, bir yerlere yetişiyor olması gerekiyordu. Birisi perşembe günü ders arasında, "tatil" dediğinde, "deadline'ı ne zaman?" diyesi gelmiş, zor tutmuştu kendini. Lan! Tatil derken? Öyle bir şey yok ya. Tatil bile ödevlerle dolu idi ilk başta, memlekete git, kavurma ye, bayram ziyaretleri vs.

Laptopu açtı. Ekşisözlük-istatistikler-haftanın en beğenilen 20 entry'si (e malum, günlerden pazartesi). Uzunları atlardı hep, zamanı yoktu çünkü. Okudu hepsini bu sefer, güldü ağzını açarak. Birazdan güneş gözlüğünü alıp, havuza inecekti kahvaltıya. Lan. Hobi olarak yapardı eskiden bunları.

8 hafta. Akademi zorlar insanı. Geçen sene oda arkadaşım (larımdan biri), en zor sene birinci sınıftır derdi. Görüyorum, ve artırıyorum. Provalar zorlar insanı, iki orkestra, bir grup. Çaldığım konserler (25 günde 3 konser, birisi şehir dışı). Birinci dereceden sorumlu olduğum konser önceleri, hangar-sgm arası mekik dokumalar. IC. yani evet, aslında hiç de öyle çılgınlar gibi yoğun bir 10 günlük süreç sonrası yorgunluğum yok. (laptop diliyle) batarya birden yüzde 5 olmadı, ama 8 haftadır yüzde 15te seyretti.

Tatil böyle şaşırtırmış insanı.

Bir de, özledim. Yoğun akademik programımı değil, elbet.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder