2 Eylül 2009 Çarşamba

amerika hakkında

Hakkında Serisi 1
Söylemek istediğim, içimde çok cümle birikmiş birkaç şey var. Bunları paylaşmayı düşündüğümde hemen ilk aklıma gelen de amerika oldu. 11 buçuk haftayı devirdim bu ülkede, birkaç söz söylemek lazım gelir artık.

  • İnsanlarının birçoğu sempatik. Çok konuşkan, sıcak ve samimi insanlar. En basit hislerini bile doyasıya yaşıyorlar. Bunun sebeplerinden birisi diye tahmin ettiğim, Amerikada yaygın olan bir kural var, 5-10 kuralı. İki insan birbirini tanımasa bile, 10 feet'te (3 metre yakınlıkta) göz teması kurup, 5 feet'te(1.5 metre) konuşmak durumunda. Bunu zorunluluktan yapmıyorlar, alışmışlıktan yapıyorlar. Soğuk buzdan duvarlar içerisinde değil de, dışarıya ilişkiye ve etkileşime açık bir şekilde yaşıyorlar. Fakat duydum ki, bu durum New York'ta geçerli değil. New York'ta selam verdiğin adam, sana şüphe ile bakıyor , karşılık vermiyor, diyorlar. Ne kadar doğru bilmiyorum, 8 gün sonra New York'ta olacağım. O zaman daha net fikrim olur. Eklemek istediğim son şey, insanlarının çok önyargılı oluşu. Beyaz-siyah kavgası hala var. Ortadoğulu Müslümanlara dair akıl almaz bir aşağılanmış figür koymuşlar kafalarına, onu sayıklıyorlar sürekli. Oteldeki müşterilerden birisi benim Müslüman olduğumu öğrendikten sonra " Niye birisi bir şey çaldığında, elini kesiyorsunuz" diye sorması, vs.
  • İklimi güneşsiz bir iklim. Ebru buraya gelmeden önce, Latin Amerikalı birisinin rengindeydi, insanlar onunla İngilizce anlaşamayınca, İspanyolca konuşuyorlardı. Haziranın başında böyle birisinin Eylül'de nasıl açık bir renge sahip olduğunu görmek beni hala şaşırtıyor. Türkiye'de böyle alışmamıştık, güneşsiz gün pek yoktur. Amerikanın iklimi ise bulutsuz güne sahip değil. Memlekete güzel yağmur yağıyor ama, deyinmeden geçmeyelim.
  • Amerika insanının günlük hayatları sabahın çok erken saatlerinde başlamakta. Saat 9da işe başlıyorum, şu ana kadar 9da çaldığım odaların hiçbiri şimdi uyuyorum sonra gel demedi. Türkiye'de tatilde 8de, 9da kalkmak biraz ayıp, kim ne derse desin. İnsanlar, dinlenmek ile uykuyu fazla kaçırmak arasındaki farkı algılamış durumda burda. Ama gelin görün ki, gece saat 10dan sonra sokakların boşalması, barların 12den sonra insan alımını durdurup, 1de kapanması, yine Türkiye'deki tatil mekanlarından sonra çok ters geldi bana. Tekrarlıyorum, amerika içinde çok popüler bir tatil mekanında, 3mil kumsalı olan bir yerde yaşıyorum. Yine de geceleri suskun ve tekin olmayan bir yere dönüşüyor amerika.
  • Ekonomisi çok kötü durumda şu aralar. Geçen sene iki işi olan, üçüncü iş teklifleri alan work 'n travel öğrencileri söylüyor, "bu sene çok durgun piyasa". Virginia eyaleti, yaşadığım eyalet, geçen sene CIA tarafından amerikanın en güvenli eyaleti seçilmiş. Halbuki, benim başıma gelen 2 hırsızlık vakası var, Ebru'nun odasına giren ve cüzdanından 10 dolar çalan, oda arkadaşlarının çantalarını araklayan yine aynı hırsız. Aldığı ilk gün bisikletini çaldıran insanlar, vs. Ben ki, çok küçük bir kısmını işgal ediyorum bu ülkenin, benim başıma bu kadar olaylar gelmişse, god bless amerika. New York'ta 2 milyon insanın evsiz olduğunu ve bu büyük problem için evsizler departmanı ( Department of Homeless Services) mevcut bulunduğunu biliyor muydunuz? Bu yazıya eklediğim iki görsel de bu çelişkiyi ifade ediyor, büyük umutlar ve amerikan dream mı, yoksa evsiz yoksulluk mu?
  • Müziği ölmüş bitmiş. Çok dinliyorum burda radyo kanallarını, müzikal aktiviteleri. Müzik bu adamlar için akşam yemeği gibi bir şey. Müziksiz bir cadde bulamazsınız, sokaklarda hoparlör var, caz müzik yayını yapıyor belediye. Her gün konser veren zilyonlarca ismi bilinmedik müzik toplulukları var. Fakat yeni, etkin bir müzik yok artık. "Oldies" almış başını gidiyor. Günde 6 saat dinliyorum müzik kanallarını, özellikle rock kanalı dinliyorum (ninety-nine rocks), beş şarkıdan dördü 90 öncesi şarkılar, lynyrd skynyrd, beatles, aerosmith, bon jovi, guns n roses. Sürekli aynı döngü. Yeni dönem rockçılardan Jason Mraz (düşün artık popçu adam) ve Foo Fighters çalıyor, ötesi yok. Sokak müzisyenleri de sıkıcı olabiliyor. Müzikleri yeniliği kaldıramayacak kadar kalıplaşmış. Eski grupların yeniden toplanması modası, en büyük yenilik müzik piyasasında (stone temple pilots turnesi aşağı, stp turnesi yukarı).
  • Kültürünü ikiye ayırmak lazım. Soluk benizli kültürü, Afrikan Amerikalı kültürü. Siyah-beyaz diye başlıklandırmak istemedim, çünkü çok farklı boyutlara çekilmiş durumda o tartışma. Siyah insanların ezilmekte olduğu, aslında bir bakıma yenilmiş bir kültürün sonucu. Soluk benizli kültürü çok baskın durumda, yenilmiş Afrikan Amerikalı kültürünün bu duruma tepkisi iki yönlü, öykünmek veya inatlaşmak. İnatlaşan insanlar ağzında beyazların ırkçı faşistlik yaptığı söylevi sakız gibi, bir oraya bir buraya alınmakta. Öykünenler de, kendi renktaşlarına "nigger" demekte. Soluk benizli kültürünün galibiyetini anlamak için, temizliklerinden ve ekonomilerinden örnek vermek lazım; temizliklerine önem veren insanlar. Oda hizmetleri departmanında çalışıyorum, benden oda temizliği istendiğinde hep elime tutuşturulan bahşiş ve birkaç talimat üzeri teşekkürden çıkardığım sonuç, saygıdeğer bir temizlik anlayışlarının olduğu, ve bu anlayışlarını devam ettirmek için ceplerini boşaltmaktan çekinmedikleri. Afrikan Amerikalılar ise, daha sağlıksız bu konuda. Afrikan Amerikalıların temizliklerine bakarak, içlerinde bir çingene barındırdıklarından bahsetmek mümkün. Çingene kültürüne laf atmak istemiyorum, sadece ağızlarda dolanan manada kullandım çingene kelimesini, temizliğine önem vermeyen insan anlamında. Afrikan Amerikalıların gördüğü zulme de bakışım, "müstahak bu insanlar" söylevini içermiyor. Sadece birkaç gözlem ilettim.
  • Amerikanın farklı tanıtıldığını yaşamadan öğrenmek zor olsa da, bu yazı ile amerikayı tanımaya başlayan bilgi dağarcığımı paylaşayım istedim.

Hakkında serisinin yenisi work 'n travel organizasyonu ile ilgili olacak muhtemelen,

Sevgiler herkese,

Murat Mustafa Tunç

Bu yazıyı yazarken media player'ımda dönen 12 şarkı
That Smell - Lynyrd Skynyrd
I'm Yours - Jason Mraz
Quotes - Dredg
Paranoya - Duman
Gidersen - Jehan Barbur
Still of the Night - Whitesnake
Arjantin - Yasemin Mori
Would - Alice in Chains (unplugged version)
Preaching The End of the World - Chris Cornell
İstanblues - Bulutsuzluk Özlemi
Fake Tales of San Francisco - Arctic Monkeys
Lazy - Deep Purple


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder