13 Haziran 2010 Pazar

Dağ havası

Dün gece, saat 10 sularında sahneye çıktığımız platform baya yüksekti. "Genel olarak sahne platformlarının yüksek olduğunu biliyoruz" diyenler için ek açıklama: Spil Dağı'nda Neşeli Günler Kumpanyası olarak 1500 metrede konser verdik.

En başına döneyim hikayenin. 12 haziranın final döneminin son ve sınavsız günü olduğuna dair sevincim, o günün sabahı sınavım olduğunu öğrendiğim ana kadar tıkırında ilerlemişti. Sabah Opera (bu dersin adı blog sayfamda en çok adı geçen kelime oldu bence) sınavına girip, 12.50'deki Pegasus uçağıyla İzmir'e, ardından Manisa'ya gittim. Saat 3.40'ta Spil Dağı'na vardığımızda ilk iş, sucuk ekmek-bira yemek oldu (bira bedava, bedava ya). Ders-sunum-quiz-midterm koşuşturmacasının bir değişik versiyonunu yaşadığım için, ne yol boyunca, ne de güzelim dağ havasında, çimlerin üzerinde bir gölgede bira yudumlarken "Bittiieee...!!!bir!!11" veya "Sınav hakkım doldu, sına.. DOLDO" şeklinde bir hisse kapıldım.

Ardından şenlik eğlencesi adına yapılan ve "lise nevruz kutlamaları" tadındaki geleneksel (hatta Orta Asyadaki Türklerden bu yana) olduğu varsayılan birkaç oyuna atladık. Kendileri, "Çuvalla zıplama" ve "Kayak yürüyüşü" olur. Halata da katılacaktık ama Haluk'u böcek ısırdı (bu işin bahanesi olabilir, belimizi halat çekme oyunundan daha çok seviyoruz). Saat akşam vakitlerini gösterdiğinde ise asıl mecramız olan sahnedeydik. Performansımızı beklenenin üzerinde buldum, coşmaya ve eğlenmeye gelmiş bir grup insana gereğinden fazla enerji yarattık. Bis olarak 5 şarkı çaldık, daha da istediler (gerçi arka tarafta biz çalarken yanındakiyle konuşan bi' ekibe rastladık, "Ele Güne Karşı" istedi onlar). Sahneden zar zor inebildik.

Ailem (babannem, dedem, halam dahil) Ege bölgesindeki konserlerimi kaçırmamak üzerine yemin etmişler bence. Dağ bayır dinlemeyip geldiler konsere, meyve-börek ve kekten oluşan 4 poşet yemekle. Öte yandan, 7 ay boyunca kendisiyle bir tek dağa gitmek için uçağa binme eylemini yapmamış olduğum B. da geldi konsere (ne de güzel etti). "to do" listesini tamamlamaya doğru adım adım ilerliyoruz.

Duygusallığın dibine vurmak (biraz da Haluk'laşmak) gerekirse, Elif, Bahar, Haluk, Utku, Armağan, Nazlı, Onur, Yankı ve bendenizden oluşan ekibin verdiği muhtemelen son konserdi. Bu şahane ekiple sadece "feribot sırası beklerken sohbet etmek" maksadıyla Bursa'ya bile giderim ben (feribotla gidilen başka yer bilmiyorum zira). Bye bye hepiniz, bye bye lonlinıs.

2 yorum:

  1. =) yuzumu guldurdu yazdiklarin =)

    YanıtlaSil
  2. geleydin keşke daha çok gülerdik (: neyse yazın da bol, bol güleriz.

    YanıtlaSil