24 Haziran 2010 Perşembe

Film hakkında.2 - "Güneşi Gördüm"





Güneşi Gördüm
filmi hakkında bir yazı olacak bu. Spoyler ve inci'ciler için özet içerir.

Film hakkında söylemek istediklerimi başlıklar halinde toplayayım da, okuması kolay olsun :

1- Süte dökülen kan (süte boyanmış kırmızılık), sütü dökme sahnesi ve gay adamın ilişkisini yüzümüze vurup, sonra hiç sanki öyle bir şeyden bahsetmemiş gibi film bittiğinde, aniden "Kardelen"den bahsetmek da neyin nesi ! Kardelen figürünü algılayamadığımdan değil bu sitemim, Mahsun'un sağ gösterip, ne sağ, ne sol, hiç bir şekilde vurmamasındandır. Sanki süt üzerindeki kırmızılık ile gaylerin çektiği zulmü çok güzel anlatacakmış gibi oynatmış filmi, sonra küt diye bitirmiş, olmamış, cevab verememiş.
2- Kardeş katli vurgusunu biraz açalım filmdeki. Birbirini öldüren kardeşler dolayısıyla ağlayan ana ve perişan olan baba yüreği filmin ana temasıydı. Filmin başında kendi kardeşi ile çatışmada karşı karşıya gelen Berat ve Serhat kardeşler (PKK'lı Serhat ölüyor), ardından kendi erkek kardeşini cehaletten öldüren kızlar, en sonda da gay kardeşini öldüren Maho filmin en trajik sahnelerini oluşturdular. Şimdi bunları filmin mesajına bağlamak gerekirse, cehalet ve ana-baba uğruna (ben sizin için savaştım vurgusu önemli burda, daha da önemli olan bu vurgunun her iki tarafta da olmasıydı (PKK ve TSK) ) sürdürülen dava 25 yıldır kan dökülmesine sebep oluyor denmiş özetle. Filmdeki eksik ise savaşa, zulme, "Yeter artık, kardeşler birbirini öldürmesin"e vurgu var, ama çözüme dair bir öneri yok. Analar çözecek davayı dedi bir yanda, ama nasıl çözer analar söylenmemiş. Üstelik filmdeki çirkin bir gönderme de şudur : Gay kardeşini (yani normal olmayanı, başka değişle diğerini) öldüren erkek kardeşi (yani normal olan, olması gereken (!) ) "Ben sana demiştim, beni dinlemedin" diyor, duygulanıyor, ağlıyor. Burdaki mesaj şunu söylüyor : PKK'nın (teröristin, yani diğer kısmın) uyarıldığı, fakat TSK'nın teröristleri öldürmesinin gerektiği, üstelik bunun tüm uyarılara, dayaklara ve içindeki "kardeş" sevgisine rağmen kaçınılmaz olduğu , gerekçe olarak da "Biz size demiştik dağdan inin diye" denmesidir.
3- Filmin en önemlisi kısmı bence, filmin ismi ve Kardelen figürüydü. Güneşi (başka bir deyişle aşık olduğu şeyi) gören kardelen çiçeği son bir kez ona bakıp ölürmüş, filmde anlatılan şekliyle açıklamak gerekirse."Güneşi görmek" yani tüm hedefine, arzusuna, aşkına ulaşmak ve bu uğurda ölmek yüceltilen bir olgu olarak karşımıza çıkıyor. "Güneşi görünce ölmek" eşittir başarmak, nihai hedefine varmak olarak anlatılmış. Tabii, filmin konusunu da işin içine katınca, "Güneşi görünce ölmek", güneydoğudaki savaşı ( terörü ) sonlandırmak adına savaşmak, tam başarırken ölmek anlamına geliyor. Mesaj ise açık : Terörden kurtulmak için ölmek zaruridir. Bu normal, hatta gerekli bir olgudur. Böylece aşkına, arzuna, hedefine kavuşmuş olursun. "Savaş bitsin artık, kurşun sıkılmasın, insanlar ölmesin" yerine, daha karamsar bir şekilde, "Bu savaş elbet bitecek, fakat iki taraf da "aşkları" (bu aşkların ne olduğunu başka bir zamana bırakalım) uğruna ölmeye (ve öldürmeye ) devam edecekler. Sonucunda da bir taraf kazanacak. Fakat kazanan taraf, onca askeri ve ekonomik kaybın bir sonucu olarak, ölmek (yok olmak) üzereyken güneşi görecek (amacına ulaşacak)" denmiş filmde.
4- Mahsun Kırmızıgül'ün hem yönetip, hem oynaması nasıl bir durumdur, birisi açıklasın lütfen bana. Ciddiyim bak, sitem etmiyorum, kıskanmıyorum da, ama "Mahsun kamera karşısında koşarken kameranın en ortasında olduğunu falan nasıl ayarlıyor? " anlamak istediğimden sordum. Film eleştirmeni falan değilim, meraklıyım sadece. Bu işin bir yardımcı (yedek) yönetmeni illa ki vardır gibi, hatta olmalı bence.
5- Fakir edebiyatı ve görüntünün sürekli bir aç-kapa (artema) modunda olması can sıkan noktalardı film boyunca.

Özet : Gerçekten vasat ve (birbirinden alakasız sahneleriyle) sıkıcı bir filmdi. Filmi oldukça başarısız buldum. Sıkıcı ve vasat olduğunu varsayıp, ona göre izleyin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder