25 Ekim 2009 Pazar

Mini Öykü - Aşk 1

Mini Öykü - Aşk: 1.Parmaklar ve gözler

Merdiven basamaklarını birer birer inmeye başladı. Ayak parmakları güzel soluklu bir harmoniye özenir gibi, kıvrıldığı eklemleri ile dans ediyordu. Soğuktu, üşüyordu ayak parmakları. Yok hayır, üşümüyordu, titremesinin bu sebeple olmadığını düşündü. Kafasını kaldırdığında, çıkış kapısına yaklaştığını farketti. Evet, dışarısı hiç de soğuk değil, dedi içinden. Sabah uyandığında aklına bile gelmeyecek bir fikir fırtınası yaşadığını farketti. Komikmiş diye düşündü son olarak, duygularının en çıplak anında ne gereği vardı ki ayak parmaklarını düşünmenin. Muhtemelen ayak parmakları bile başka şeyler düşünüyordu. Olayın merkezine parmaklar girmeliyse eğer, o kesinlikle el parmakları olmalıydı. Sıkıştığını hissediyordu bir süredir, ve evet o bilindik mutlu parmak sıkışıklığıydı bu. Son basamağını da aldı merdivenin ve arkadaki kıza döndü. "Bırakma elimi" diyecek gibi oldu, sonra durdu ve sustu. Bırakmayacaktı zaten. Gözleri ile söylemişti bunu. Gözleri de baya güzeldi hani.

Kafasını kaldırdığında kendisine bakan bir çift göz gördü. Biraz önce bir şey fısıldamaya çalışmıştı göz. Cevap bekliyordu. Sustu, ve gözleri ile fısıldadı cevabı. Rahatlamıştı karşıdaki göz, hayranca bakmaya başladı. Bu göz çiftinin diğerlerinden farklı kılan iki şey vardı, birincisi anlamlı bakıyordu, ve bu anlamı söylemedikçe tahmin edemiyordunuz. Esrarlı bir manayı tahmin etmeye çalışmak güzel geliyordu kıza. İkincisi, bu gözler sürekli bir şeyler fısıldıyordu. Cevap almak istediği şeyi sakince sorup, beklemesi. Söylemek istediği fakat kırıcı olmamaya çalıştığı şeyi, sohbetten sonraki süzgün ama emin bakışı ile fısıldaması. Eğlendiğini söylemekten utanırmış gibi, mevzu mutluluğa gelince oluşan parlaklık ve renk açılması. Bunların hepsinin üstünde, kahkahalarla güldüğü veya güldürdüğü bir konuşma sonrası sessizlikte, "seninle vakit geçirmekten hoşlanıyorum" ifadesi. Tüm bunları fısıldayan gözleri, biraz evvel nasıl olmuştu da kelimeleri dudakları ile boşaltmıştı, kız şaşırıyordu. İyi oldu, diye düşündü. Sarılmış halde idiler. Bir sürü şey düşünmüştü kız merdivenden inerken, şimdi ise hangisini söylesem diyordu. Ve daha da önemlisi bunları nasıl söylesem. Sonra düşündü, sözleri karşısındaki uzun boya bıraktı. O daha güzel ifade ediyordu dakikaları. Onun gözlerine bıraktı konuşmayı ki, fısıltıların sarhoşluğu ile daha mutlu olabilsin. Biraz sonraydı. Merdiven basamaklarını sıkışıklıklar ve fısıltılarla, birer birer çıkmaya başladılar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder