2 Nisan 2010 Cuma

Şaşkın

Carrefour'dayız, Ebru'yla. Carrefour tarihindeki en tenha cuma akşamıymış, öyle dediler. Express kasada, benden bir önceki müşterinin işleminin bitmesine ramak kala, arkama döndüm, manzara şöyleydi: Facebook "Express kasa daha hızlı ilerler" diyen bir milyon insan bulabilmiş gibi, 9 kişi vardı arkamda. Tam o anda yan kasada (Express olmayan kasada) boş boş oturan kadın sıkılmış bir sesle, "Buraya alabilirim, boş burası" dedi. Lan !?

Shuttle bekliyoruz taksi kulübesinde. Sinan da bekliyor shuttle, sonra neden bilmiyorum vazgeçti kararından, ben shuttle'a doğru ilerlerken de arkamdan şu dialogu duydum: "-Keşke önceden haber etseydiniz, taksi yok, gelmesi de 20 dakikayı bulur. * -Nasıl taksi yok ya, taksi durağı değil mi burası."

Math202 midterm'ündeyim (Atilla tarzıyla, yazılısındayım). Üçüncü soruyu, dördüncü soruya bağlayan gece, saat 03'te, canlı yayında. Dur lan, üçüncü soruyu dördüncü soruya bağlayan şıkkı anlamadım, soruyorum sınav görevlisi asistanıma. Adam dinlemedi hiç beni, önceki sayfayı açtı, "Oha, yaptın mı üçüncü soruyu, vaay, çalışır mıydın sen matematik" dedi. Sınavdan şöyle 80 falan alsam da, Teşvikiye Camii'ne sıçırtsam arkadaşı.

Utku'yu uyandırıyorum. Yazık garibim kanepede yatmış, yastık da yok kafasında. "Utku kalk abi boynun tutulcak bak", "Hıı, yok yok, duyuyorum ben sizi", "Ney?", "Hı, ne, (ayağa kalkar, yatağa tırmanmaya başlar), doğru söylüyorsun abi, çok haklısın". O son birayı içmeyecektin Utku.

Bu dört olayın ötesinde, son günlerde en çok şaşırdığım şey ise, Zaytung haberini gerçek olarak algılayan Ermeni köşe yazarı ve "hadi o arkadaş Türkçe bilmiyor, mizahtan anlamıyor, ya da işine geldiği gibi okuycak abi tabi ki, spekülasyon yapıyorlar" diyenlere cevap olarak, Banu Avar'ın, Özbükey Bey'in Dışişleri Bakanlığı'nın resmi açıklamasında uyarıldığını söylemesi oldu.

1 yorum: